Nafaka Artırım Davası: Artan İhtiyaçlar ve Ekonomik Koşullarla Mücadele
Boşanma sonrasında hükmedilen nafaka, aradan geçen zaman ve değişen ekonomik koşullar nedeniyle kısa sürede yetersiz kalabilir. Özellikle Türkiye’deki yüksek enflasyon nafaka artışı taleplerini kaçınılmaz hale getirmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 331. maddesi, durumun değişmesi halinde hakime, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirleme veya nafakayı kaldırma yetkisi verir. İşte bu yasal dayanak, nafaka artırım davasının temelini oluşturur. Nafaka Artırım Davası
Nafaka Artırım Sebepleri Nelerdir?
Nafaka artırım davası şartları temel olarak iki ana başlıkta toplanır: Nafaka alacaklısının (eş veya çocuk) ihtiyaçlarının artması ve nafaka borçlusunun ödeme gücünün artması. Bu iki durumun bir arada veya tek başına gerçekleşmesi, mahkemeye başvurmak için geçerli bir sebep teşkil eder. Nafaka Artırım Davası
- Nafaka Alacaklısının Durumundaki Değişiklikler:
- İştirak Nafakası Artırımı Gereksinimi: Çocukların büyümesiyle birlikte artan eğitim giderleri (okul, kurs, özel ders), sağlık harcamaları, giyim ve barınma masrafları, mevcut iştirak nafakası miktarının yetersiz kalmasına neden olur.
- Yoksulluk Nafakası Artırımı Gereksinimi: Yoksulluk nafakası alan eşin temel geçim ihtiyaçlarının, alım gücünün düşmesi (enflasyon) veya kişinin sağlığında meydana gelen olumsuz değişiklikler nedeniyle artması.
- Nafaka Borçlusunun Ekonomik Durumundaki İyileşme:
- Nafaka ödeyen tarafın gelirinde önemli bir artış olması, yeni bir iş kurması, miras yoluyla malvarlığı elde etmesi veya refah seviyesinin yükselmesi, hakkaniyet gereği nafaka artırımı talebini güçlendirir.
İştirak Nafakası ve Yoksulluk Nafakası Artırımında Farklı Kriterler
İştirak nafakası artırımı söz konusu olduğunda odak noktası, müşterek çocuğun üstün yararıdır. Hâkim, çocuğun yaşını, eğitim seviyesini, sosyal çevresini ve hayat standartlarını dikkate alarak artış miktarını belirler. Çocukların temel ihtiyaçları olan yiyecek, giyecek, barınma, sağlık ve eğitim giderleri somut delillerle ispatlanmalıdır.
Yoksulluk nafakası artırımında ise denge ve hakkaniyet ilkesi ön plandadır. Mahkeme, nafaka alacaklısının yoksulluk halinin devam edip etmediğini, boşanmadan sonraki mali durumunu ve nafaka borçlusunun mali gücünü yeniden inceler.
Nafaka Artırım Davası Ne Zaman Açılır?
Nafaka artırım davası ne zaman açılır sorusunun cevabı, Türk Medeni Kanunu’nda bir süre sınırlaması olmamasıdır. Koşulların değiştiği her an dava açılabilir. Ancak Yargıtay kararları uyarınca, davanın reddedilmesi durumunda, yeni bir davanın kabul edilebilmesi için bir önceki karardan sonra ekonomik koşullar nafaka miktarını yeniden yetersiz kılacak şekilde köklü bir değişikliğin olması beklenir. Genellikle bir yıllık süre makul bir aralık olarak kabul edilse de, yüksek enflasyon dönemlerinde bu süreye bakılmaksızın durumun yetersiz kaldığı ispatlandığı an dava açılabilir.
Eğer boşanma kararında, nafakanın her yıl belirli bir oranda (örneğin TÜİK ÜFE nafaka artışı oranında) artırılmasına karar verilmişse, bu artış otomatik olarak uygulanır ve dava açmaya gerek kalmaz. Ancak bu hüküm kararda yoksa veya otomatik artış oranı, alım gücü kaybını karşılamıyorsa, mahkemeye başvurulmalıdır.
Hukuki Süreç ve Deliller: Nafaka Artışının İspatı
Nafaka yükseltme davası, görevli mahkeme olan Aile Mahkemesi’nde açılır. Davanın başarılı olması için nafakanın neden yetersiz kaldığının somut delillerle ispatlanması gerekir.
Kullanılabilecek başlıca deliller şunlardır:
- Ekonomik Durum Araştırması: Tarafların gelir durumunu, maaş bordrolarını, tapu ve araç kayıtlarını gösteren resmi belgeler.
- Artan Gider Belgeleri: Çocukların özel okul, kurs, sağlık faturası gibi artan masraflarına dair güncel fatura ve makbuzlar.
- Enflasyon Verileri: Enflasyon nafaka artışı gerekçesi için TÜİK’in resmi tüketici ve üretici fiyat endeksi (TÜFE/ÜFE) verileri.
- Sosyo-Ekonomik Durum Araştırması (SED Raporu): Mahkeme tarafından istenen bu rapor, tarafların yerinde incelemesi sonucu elde edilen güncel yaşam standartlarını ortaya koyar.
Yargıtay’ın Yaklaşımı ve Avukatın Rolü
Yargıtay nafaka artışı kararları, nafakanın “hakkaniyet” ve “adalet” ölçüsünde belirlenmesi gerektiğini vurgular. Hâkimler, TMK m.331 hükmü gereğince, sadece güncel ekonomik verileri değil, aynı zamanda tarafların yaşam koşullarındaki genel değişim dengesini de gözetir.
Bu teknik ve hassas süreçte bir nafaka avukatı ile çalışmak, hak kaybını önlemenin en önemli adımıdır. Avukat, dava dilekçesini kanuni şartlara uygun şekilde hazırlayarak, gerekli tüm delilleri toplar, iştirak nafakası artırımı ya da yoksulluk nafakası artırımı talebini en güçlü hukuki argümanlarla mahkemeye sunar. Unutulmamalıdır ki, mahkeme kararlarında belirlenen nafaka miktarları kesin hüküm teşkil etmez; koşullar değiştiğinde haklarınızı arama yolu her zaman açıktır.
Sonuç olarak, mevcut nafaka miktarının yetersiz kaldığına inanıyorsanız, nafaka artırım davası açmak yasal hakkınızdır. Ancak bu süreç, somut delillerin ve güncel hukuki içtihatların doğru kullanımını gerektirdiğinden, hukuki destek almak hayati önem taşımaktadır.